TURKEY

The Situation in Country

Contrary to the relatively good situation of the financial sector and budget figures, economic growth, domestic saving and unemployment figures show that Turkey has suffered the global economic crisis. Since 2008, unemployment has either increased or fallen only marginally. Workforce participation is well below OECD and EU averages. The falling GDP from 2008 to 2010 hit disadvantaged groups hard. Moreover, since the recovery in 2011-2012 took the form of jobless growth, which increased the economic woes of less developed regions in particular, the economic imbalance among geographical regions in Turkey is widening. Economic constraints, especially the structural conditions of the labour market, have a large impact on living standards of poorer households. It is thus easy to imagine that macroeconomic deterioration during crises has a direct and significant impact upon the economic deprivation of households in poor neighbourhoods.

Previous Research Results

Poverty came to Turkish political and policy agenda of Turkey as a permanent item after World War II. The form and content of poverty, on the other hand, has changed considerably over the time. The migration from rural areas did not only bring the people into the cities but also widespread poverty. This rapid urbanization in the 1960s and 1970s through migration can be considered as a process of urbanization of poverty. In those decades the state remained largely absent and left the responsibility of tackling poverty to communities themselves. It is interesting that local communities were quite successful in their dealing with poverty thanks to their solidarity networks and the openness of the upward mobility channels.

With the rise of neoliberalism and the restructuring of the economy in an export-oriented and market-friendly way after 1980, poverty took a different form. The cities began to look like less promising for the urban poor as the upward mobility channels did not function well anymore. Likewise, the neo-liberal economic policies and the ideological inclinations associated with them visibly weakened solidarity ties in the poor neighbourhoods.

On top of these adverse conditions, economy was now been more vulnerable to economic crisis than it had been before. During the last two decades, Turkish economy suffered 3 major economic crises. The 1995 crisis resulted in a real decline in the incomes of lower classes whereas the 2001 crisis emerged as a banking sector crisis. Both crises led to massive devaluation of Turkish lira vis-à-vis foreign currencies. The economic crisis of 2009 had considerable effects on the Turkish economy even if it did not create such dramatic consequences as it did for some other European countries. Despite the seemingly sound condition of Turkish banking system and the relatively decent macroeconomic figures, there is evidence that Turkey felt the adverse impacts of the crisis seriously and the impact on the poor was particularly heavy.

Beginning with 1990s, Turkey witnessed the rise of a new form of solidarity networks around the religious based organizations and charities. Thanks to the backing of the state at national and local levels, these organizations have become quite influential actors in the field of poverty. With the coming to power of JDP, the new networks has turned into an integral part of clientelist policies where the government use the distribution of scarce resources strategically to obtain the consent of the poor for the very policies that hit them the most. Instead of promoting direct ways to alleviate poverty in the country, the government has increased the funds for indirect poverty fighting mechanisms and continued to support charities on the basis of political inclinations. As the government did not change this course of policy after the most recent crisis, the outcome has been a growing problem of poverty and increasing ethnic, sectarian and regional inequalities in how the burdens of poverty is shared.

The Team

  • Tarık Şengül
    Tarık Şengül
  • Attila Aytekin
    Attila Aytekin

Ülkedeki Durum

Mali sektörün görece iyi durumuna ve dengeli bütçe rakamlarına ragmen, ekonomik büyüme, iç tasarruf ve işsizlik rakamları Türkiye’nin 2008 küresel ekonomik kriziniden olumsuz olarak etkilendiğini net biçimde ortaya koymaktadır. 2008’den beri işsizlik ya artmış ya da sabit kalmıştır. İşgücüne katılma oranı OECD ve AB ortalamalarının çok altındadır. 2008-2010 arası düşen GHYH özellikle dezavantajlı kesimleri vurmuştur. Dahası 2011-12 yıllarında yaşanan düzelme, istihdam yaratmyan büyüme biçimini aldığı için özellikle bölgelerarası eşitsizlikler daha da büyümüştür. İktisadi kısıtlar, özellikle de emek piyasasının yapısal koşulları yoksul hanehalklarının yaşam koşullarını doğrudan etkilemektedir. Dolayısıyla kriz süresince görülen makroekonomik bozulma yoksul mahallelerde hanehalklarının maddi yoksunluğunu artırmaktadır.

Mevcut Araştırmaların Sonuçları

Yoksulluk Türkiye’de siyaset ve siyasa gündemine sabit bir madde olarak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra girdi. Ülkedeki yoksulluğun biçim ve içeriğiyse zaman içine ciddi değişikliğe uğradı. Kırdan yaşanan göç şehirlere sadece insanları değil aynı zamanda yaygın bir yoksulluğu taşıdı. 1960 ve 70’lerin bu hızlı kentleşmesi bir anlamda yoksulluğun kentleşmesi olarak da görülebilir. Bu dönemde devlet yoksullukla ilgili sorumluluk almadı ve yoksullukla baş etmeyi kentlerin çeperlerinden oluşan bu topluluklara bıraktı. Topluluklarsa dayanışma ağları ve toplumsal hareketlilik kanallarının açık olması sayesinde yoksullukla baş etmede başarılı oldular.

1980’den itibaren neo-liberalizmin yükselişi ve ekonominin piyasa-dostu ve ihracat yönelimli olarak yeniden yapılandırılmasıyla birlikte yoksulluk başka bir biçime büründü. Hareketlilik kanalları tıkandıkça kentler yoksullar için daha az olanaklar sunmaya başladı. Neoliberal ekonomik politikalar ve bu politikaların ideolojik içerimleri yoksul mahallelerdeki dayanışma bağlarını belirgin biçimde zayıflattı.

Tüm bu olumsuz koşullara ek olarak ekonomi artık eskiden olduğundan daha kırılgan hale gelmişti. Bunun sonuncunda geçtiğimiz 20 yılda Türk ekonomisi 3 büyük krizle karşı karşıya kaldı. 1995 krizi alt sınıfları gerçek gelirlerinde ciddi düşüşe yol açarken 2001 krizi bir bankacılık sektörü krizi olarak ortaya çıktı. İki kriz de Türk lirasında müthiş develüasyonlara yol açtı. 2009 krizinin de Türkiye ekonomisi üzerinde önemli etkisi oldu ama bu etki bazı Avrupa ülkelerindeki dramatik seviyelere ulaşmadı. Ancak bankacılık sistemi krizi atlatmayı bu kez başarsa da krizin yoksullar üzerindeki etkisi yine ağır oldu.

1990’lardan itibaren Türkiye dinsel vakıf ve derneklere dayanan yeni dayanışma ve yardım ağlarının doğuşuna şahit oldu. Devletin ulusal ve yerel düzeydeki destekleri sayesinde bu kuruluşlar yoksulluk alanının en önemli aktörlerinden biri haline geldiler. AKP’nin iktidara gelişiyle birlikte bu ağlar hükumetin en yoksulların desteğini almayı amaçlayan kliantalist politikalarının bir parçası haline geldiler. Yoksulluğu doğrudan hedefleyen politikalar üretmek yerine hükumet, dolaylı mekanizmalar fon aktarmaya devam etti ve yoksullukla mücadele eden dernek ve vakıfları da siyasi yönelimlerine paralel olarak destekledi. Hükumet izlediği bu hattı son kriziden sonra da değiştirmediği için hem yoksulluk daha da büyük bir sorun haline geldi hem de yoksulluğun nasıl paylaşıldığına dair etnik, bölgesel ve mezhepsel eşitsizlikler arttı.

The Team

  • H.Tarık Şengül
    H.Tarık Şengül
  • E. Attila Aytekin
    E. Attila Aytekin
Tarık Şengül

Tarık Şengül has studied in Department of City and Regional Planning at METU (BCP), and the Department of Public Administration (MSc), before receiving his PhD in Urban Studies at the University of Kent. He is currently the Director of Centre for Public Policy and Urban Research, which conducts research on issues such as urban poverty, local government reform and health policy in association with METU’s City and Regional Planning Department. Şengül served for two years as the president of the Chamber of City Planners in Turkey and coordinated the preparation of master plan for Diyarbakir metropolitan area. He was the international coordinator of the FP7 project SPHERE from 2008 to 2010. He is currently an associate professor in the Department of Political Science and Public Administration at METU. He is one of the founding members of a research oriented postgraduate program on Urban Policy Planning and Local Government, a joint program of the Political Science and City and Regional Planning departments.

Attila Aytekin

Attila Aytekin has studied in METU Department of Political Science and Public Administration (BSc) and Bilkent University Department of History (MA) before getting his doctoral degree in History at SUNY Binghamton. He has published articles and books on workers and peasants in the Ottoman Empire and Turkey and recently co-edited a companion volume to political science. His current research interests are late Ottoman social and economic history, Turkish politics, and Ottoman and Turkish urban history. Aytekin was a researcher in FP7 project SPHERE from 2008 to 2011, and acted as the international coordinator in 2011. Aytekin is currently an associate professor in the Department of Political Science and Public Administration at METU. Aytekin also teaches in the post-graduate program of Urban Policy Planning and Local Government.

H.Tarık Şengül

H.Tarık Şengül eğitimini ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama bölümünde (BCP) ve aynı üniversitenin Kamu Yönetimi bölümünde (MSc) tamamladıktan sonra doktorasını University of Kent’ten aldı. Halen ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde öğretim üyesidir ve kentsel yoksulluk, yerel yönetim reform ve sağlık politikası gibi konularda araştırmalar yapan Kamu Politikaları ve Kentsel Araştırmalar Merkezi’nin müdürüdür. Şengül iki yıl süreyle Şehir Plancıları Odası Genel Başkanlığı yapmış, ayrıca Diyarbakır Metropoliten planının koordinatörlüğünü üstlenmiştir. Tarık Şengül 2008-2010 yılları arasında SPHERE adlı AB 7.Çerçeve projesinin uluslararası koordinatörlüğünü yürütmüştür. Şengül ayrıca Kentsel Politika Planlama ve Yerel Yönetimler (UPL) adlı disiplinlerarası lisansüstü programın kurucu üyelerinden biridir.

E. Attila Aytekin

E. Attila Aytekin eğitimini ODTÜ Siyaset Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümü, (BSc), Bilkent Üniversitesi Tarih bölümünde (MA) tamamladı ve New York Eyalet Üniversitesi (SUNY Binghamton) tarih bölümünden doktora derecesi aldı. Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye’deki köylüler ve işçiler üzerine makaleler ve bir kitap yayınladı. Halen Türkiye siyasal hayatı, son dönem Osmanlı toplumsal ve ekonomik tarihi, ve kent çalışmaları ve tarihi konuları üzerinde çalışmaktadır. Attila Aytekin 2008-2011 yılları arasında SPHERE adlı AB 7.Çerçeve projesinde çalışmış, ayrıca 2011 yılında projenin uluslararası koordinatörlüğünü üstlenmiştir. Aytekin halen ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde öğretim üyesidir ve aynı zamanda Kentsel Politika Planlama ve Yerel Yönetimler programında da ders vermektedir.